29 Nisan 2014 Salı

KADINLAR

KADINLAR

Tapınılmak, insanı tedirgin eder. İnsanlık, Tanrılarını ne gözle görüyorsa, kadınlar da, erkekleri, o gözle görüyor. Erkeklere tapıyorlar. Hep kendileri için bir şeyler yapsınlar diye erkeklerin başlarının etini yiyorlar.
Aslında istedikleri her şeyi, önce kendileri vermişlerdir. İçimizdeki aşkı, onlar anlar, yaratıyor. Geri istemeye hakları var elbet...
Çünkü kadınlar erkeklere, yaşantılarının, altınını veriyor, bozuk para olarak geri istiyorlar.
Kadınlar, kendimize saydığımız kadınlarımız, Nazımın deyimi ile "bizim kadınlarımız" erkeklere şaheserler yaratma isteğini aşılar, sonra da bu bunları engeller...
Bir kadın, bir erkeğe yeni bir biçim vermesinin tek yolu vardır. Onu öylesine sıkar ki, adam artık yaşamaktan bezer.
Galiba, kadınlar her şeyden çok katı yürekliliğe değer veriyorlar. Açıktan- açığa gösterilen katı yürekliliğe, Bu konu da çok ilkel bir iç güdüleri var. Onlara eşit haklar verilmesine rağmen, onlar yine de kendilerine efendi arayan birer köle olarak kalıyorlar. Ondandır erkeğin buyruğu altına girmekten hoşlanıyorlar.
Günümüzün büyük facialarından biri de, kadınların insanlığın iyiliği için çalışması, haksızlıkları düzeltmesi, bunu başaran kadınlar: en sonunda derin bir düş kırıklığına uğruyorlar. Yapabileceği  başka bir işi kalmadıklarına inandıkları için. Can sıkıntısından boğulacak hale geliyorlar. Ve erkek düşmanı olup, çıkıyorlar. Halbuki, İnsanın kendi yaşayışının seyircisi olması, yaşamın acılarından kaçmak demektir. Tıpkı din uğruna ölenlerin, boşu-boşuna can vermiş olmalarının insana dokunan yanı olması gibi, güzelliklerin harcanmasıdır. Sanki sanatın, sanatçıyı açığa vurmaktan çok gizlemesi gibi. Halbuki bir şeye aşırı düşkünlük, akıllılık değil, bir nevi aptallıktır. Akıllı insan, tapınma duygularını hiç bir zaman, söz ile anlatmaz. Beyninde, orkideler kadar biçimce kaba, renkçe ince benzetişler vardır. Tıpkı güzel kadınların kocaları gibi. Güzel kadınların kocaları birer camiye benzerler.
Bir kadının bir daha evlenmemesi ilk kocasını hiç sevmemesidir. Çünkü onun için evli yaşamak büyük bir düş kırıklığıdır.
Bir erkek, her hangi bir kadın ile mutlu olabilir, onu sevmedikçe!
Bana gelince:
Ben geleceği olan erkeklerden, geçmişi olan kadınlardan hoşlanırım...
Tanrı;
 Kadınlar yarım kalmasınlar diye, erkekleri yaratmış, acıya katlanabildikleri içinde duyguları ile yaşamasını öğretmiş gibi gelir bana...

Hüseyin Tepe
28.02.1998
Beyoğlu

Hiç yorum yok: