28 Nisan 2014 Pazartesi

ŞİİR DİLİYLE BİR KAÇ,ÖZDEYİŞLERİM

ŞİİR DİLİYLE BİR KAÇ ÖZDEYİŞLERİM

Taşı kuşa at.
Kuş ölür...
Kuşu, taşa at,
Kuş ölür...
Bu nasıl hal böyle
İki ucu boklu değnek gibi...

Ben yargılamam, herkes yapabileceğini yapar.

Geçmiş şeyleri ayıplamak boşuna bir gayrettir.

İnsanların yanlışlığı, sınıflarının özelliğidir.

İnsan konuşmadan önce, dünce eylemine geçmeli, sonra eyleme göre konuşmalıdır.

Düşünmeden, öğrenmek ve konuşmak, zaman yitirmektir. Ancak, bundan sonra, doğru olan şeylere zarar vermeden yüreğinin isteklerini yerine getirebilir.

İnsan istençlerine, seziş yoluyla sahip olabilir.

Erdem: Büyük ve üstün insan, yalnızca doğruluğu, küçük insan yalnızca çıkarını alır. Erdem olduğu yerde kalmamalı, komşularını da etkilemelidir.

İnsan akıllıca davranmayı başkasından öğrenebilir, ama budalalığı kendisi yaratır.

Ne yetkin bir insan olduğu için, gurur duyarım. Ne de iyi olan işlerini başkalarına göstermekten sevk alırım.

Dünya, insan yokluğuna, kanalizasyon yokluğundan, daha kolay katlanır.

Zeka: Şiir ile gelişir, müzik ile yetkinleşir.

Düşünmeden öğrenmek zaman yitirmektir. İnsan konuşmadan önce eyleme geçmeli, sonra eylemine göre konuşmalı.

Her iktidar korkak ve bağımlı insanları yönetmeyi tercih eder.

İvecen atak dere hiç bir zaman denize ulaşamaz...
Uyumlu ağır akan ırmaklara yutulur gider...

Kendi yuvanı kendin kurarsan, yuva seçmek gibi bir sorunun olmaz...

İyiyim yada kötüyüm, nasılsam öyle kabul edin beni...

Maden insanların kendi gözü var...
gözlüğü de kendisinin olsun...

Çocuklar ana-babalarını önceleri sever,
Sonra yargılarlar...
Bazen de bağışlar...

İnsan yaşantısını sanatçı gibi sürdürürse, beyni kalbi demektir.
Çünkü sanatta ruh vardır...

Yaşlılığın en kötü tarafı, yaşlı olması değil...
genç olmamasıdır...

Sanat eylemi etkilemez...
eylem istemini ortadan kaldırır...
Sanat iki yüzlüdür...
Çünkü; hayatın tekrarıdır...

Tanımadığın, bilmediğin bir küheylana değil,
alışkın olduğun ata, kendi atına bin...
El atı, adamı öyle bir çalar ki yere...
Şaşar kalırsın...

İçme tanımadığın şarabı...
O senin,
Sen onun dilinden anlamazsın!
Birbirinizi tanımanız hayli zaman ister.
İçerim şarabı, alıştığım bardakla...
Ben o bardağın kaç yudum içki aldığını,
Neresinde durmam,
Neresinden devam etmem gerektiğini,
İyi bilirim...

Tuz-ekmek bölüşmemiz gerek...
Bırak onları;
Öz analarının, öz ocaklarında pişirdiği aşın tadını,
unutanlara bırak...

Açık tut kapını, konukların olsun...
Çünkü her  zaman tütün bulunur yanında...
Sar bir sigara,
kendine özgü yanı var...
Sararken duyduğun sevkten, yoksun bırakma kendini...
Bırak İsviçre malı, gazlı çakmağı...
Çak demiri, Kav'a...
Salla, bir-iki havaya,
tut Kav'ı burnuna...
Hazır sigaraların hepsi, biri-birinin aynı...
Sarma sigara öylemi?
Yalnız kendisine benzer...
Kutuda alıp, tüttürdüğüm sigaramı,
yoksa;
tütünün hasından, özene-bezene sardığın sigaran mı!
Söyle bana;
Hangisi daha lezzetli...

Bak aynaya; utancın maskesini senden başka kimse görmesin!
Ruhunun düşündüğü ayna, gösterir sana...
Boyun eğersin, daha yüce etkiye, daha yüce bir tutkuya...
İşte karşında günahın, gözle görülür bir simgesi...
Ruhuna verdiğin zararı, sana hatırlatacak, bir imge var karşında...
Topla, yaşantının kızıl ipliklerini...
ör kendine, bir nakış örneği...

İnsanı rahatsız eden, günah çıkardığın papaz değil,
O'na içini dökmesidir...
Ondandır ki, bağışlanmış duygusu kapılır...

Duygularımızın üstün yanı, bizi oradan oraya, sürüklemesidir...
Bilimin üstün yanı, hiç duygusal olmamasıdır...

Tutucularla birlikte yemek ye,
Özgürlükçülerle birlikte düşün...

Yüz kızarması insana, gençken yakışır...
İnsan gençliği yeniden elde edebilmesi için,
Yine gençliğindeki çılgınlıkları yapmalı...
Yaşamın en büyük gizlerinden biri budur!

İnce şapka ile kavgaya girilmez,
sertliğe karşı direnci yoktur!

Ölme bir söz söylemeli ki, kitaplar sönük kalsın!

Sevmeli kitap okumasını, yazmaya kalkışacak kadar sevmeli!
Yazmalı kitapları, Acem halisi gibi güzel,
onun kadar düş ürünü bir roman, süzülmeli ışıkları,
Bir yaz sıcaklığının, kayısı renkli ışığı gibi.

Erkek; yorulduğu için,
Kadın; merak ettiği için evlenir...
Sonunda ikisi de düş kırıklığına uğrar...
Sevmeli insan; evlenemeyecek kadar sevmeli!

İki çeşit kadın vardır, boyalılar ve boyasızlar...
boyasız kadınlar çok işe yarar!

Genç kalmanın gizi,
hiç bir zaman, can sıkıcı bir duyguya, kapılmamaktan geçer.

Vicdan, ruhun gözle görülen simgesidir.
Kar yağarken, gün ışığı almaya benzer...

İyi niyetli kararlarda, bir uğursuzluk vardır.
Hep iş işten geçtikten sonra verilir.
İyi niyetli kararlar, bilim yasalarına boşu-boşuna karışmak demektir.
Kökü doğrudan-doğruya, kendini beğenmişliğe dayanır.
Sonucu da tam bir sıfır.

Daha iyi yaşamak için, daha iyi anlamak lazım.

Modernliği içsel bir anlayış olmadan, dış cephesiyle kabul eden bir toplumuz.
yani hepimiz kostüm olarak, medeniyiz o kadar.

Şartlar: yeteneklerin üstünü örtemez!

Özgürlük yanlışı çağrıştırmıyorsa, sahip olmaya sahip olmayı değmez!

Eşcinsellik: İnsanın kendi türünün üretimine, yabancılaşmasıdır.

Evlilik: cinsel araç değil, soyun devamını, teminidir.

Serbest ticaret: yasalardan arındırılmış ticarete, verilmiş yanlış bir addır.

Ölüm: İnsanlar ölmeden önce, niçin öldüğünü bilmek ister!
İnsanlar için ölüm, cenneti,bulmak için kaybetmektir.

Dünya, tanrının ailesidir.

Dua: yaşlı insanların eğlencesi değildir.

Zor: zor altında olan bir insanın aklı, gelişmez, tan tersine geriler.

Bağışlama: Bağışlamak, güçlünün özelliğidir.

Din: Dinler aynı nesneden (noktalardan) buluşan, farklı yollardır.

Eylem: Kalıcı olanı, yapmaktır.

Sevgi: başkalarına verilen acıdan değil, gönüllü olarak üstlenilen acıdan beslenir, düşmanına dosttur.

Ruh ve Güç: ruhumuz güçlüyse, fiziksel güçsüzlük yok olur.

Korkaklık: Doğru olan şeyi görmek ama yapmamak korkaklıktır.

Korkaklık ve Şiddet: Korkaklık yapacağına, şiddeti tercih et. Bu ancak, sadece bu iki çözümden birini tercih etmek zorunda olduğun zaman kullanılmalıdır. Fakat bu, iyiliği temsil etmez. Bağımlılığın en büyüğü; korkaklıktır.

Güç: kullanılabilen irade (istek) yenilmez güçtür.

Şiddet ve Yalan: yalan şiddetin anasıdır,

Din ayrımı: Dinler arasından ayırım gözetenler, uyumsuzluk yaratıp, dinsizlik yolunu açar.

İntihar: Kendisiyle dalga geçmeyi başaran, intihardan uzak kaçar.

Ne despotizm,
Ne kölece yaşama, boyun eğme...
Ne kırılacak kadar kuru
Ne paçavra gibi, sıkılacak kadar yaş olma...
Ne bir damla yağmur ile ıslananlardan,
Nede bir üfürükle tutuşanlardan ol...

Hüseyin Tepe
24.2.1998 Beyoğlu

Hiç yorum yok: