13 Kasım 2017 Pazartesi

Marko Paşa

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi
Bülent Aksoy
11 saat
MARKO PAŞA ( bir yasanmislik )
Marko Paşa, 1814-1888 yılları arasında yaşayan ünlü Osmanlı hekimiydi. Kuzguncuk semtinde oturması ve adının Marko olması nedeniy...le onu Yahudi sanırlardı ama, gerçekte Rum kökenliydi.
Padişah Abdülaziz onu Saray'a başhekim yapmış ve "Ser Kimyagerî Hazret-i Şehriyari" unvanı verilmişti.
Abdülaziz'den sonra tahta geçen kuruntulu Padişah II. Abdülhamit üzerinde de etkili olduğu anlatılır. 1871'de Tıbbiye Mektebi Nazırlığına getirilen Marko Paşa, okulundaki ilerici fikirlere sahip öğrencilerini Saray'a karşı korur ve savunurdu. Bizzat Padişahla görüşerek, ağır suçla suçlananları bile bağışlatırdı derler... Bu yüzden onda şeytan tüyü olduğuna inananlar vardı.
Başı sıkışana, "Git derdini Marko Paşa'ya anlat" tavsiyesi, önce Tıbbiye talebeleri arasında yaygınken, zamanla tüm topluma yayılmıştır.
Hatta, ününün Amerika'ya kadar gittiği de rivayet olunur: Vaktiyle Amerika'da gazetecilik yapan bir Yahudi'nin anılarına göre, yurttaşlarının derdini dinleyip çözüm bulmaya çalışan bir devlet adamından söz edilirken; "Amerika'nın Marko Paşa'sı" derlermiş...
İnanılmaz ama, gerçek... Günün birinde Kuzguncuklu bir sandalcı, bu ünlü sözü bizzat Marko Paşa'ya karşı kullanmıştı... Şöyle:
Bir akşam, havanın kararmaya başladığı saatlerde, Marko Paşa Ortaköy'den Kuzguncuk'a geçmek üzere bir sandala binmişti.
Paşa, elinde Fransızca kitaplar taşıyordu. Kimi hastalıklara ilişkin yeni çıkmış tıp kitaplarıydı ki, bunlardan birinde, Padişah'ın hastalığının tedavisi anlatılıyordu.
Paşa mendilini çıkarmak üzere, kitaplarını sandalda yanına koydu. Ne var ki Boğaz sularını yarıladıkları yerde, güçlü bir dalga gelip sandalı salladı. Kitaplar kayarak denizi boyladı!
"Aman!" dedi Marko Paşa sandalcıya. "Geri dön, alalım şu kitapları."
Sandalcı, Paşa'yı tanımıyordu. Geriye dönmeyi göze almadı. Onu işitmezden gelerek kürek çekmeyi sürdürdü.
Kıyıya ulaştıklarında Marko Paşa vurdumduymaz sandalcıya ateş püskürüyordu:
"Sen ne yaptın şimdi be adam?"
Adam umursamaz bir tavırla:
"Git derdini Marko Paşa'ya anlat!" diye yanıtladı.
Marko Paşa'nın hoşuna gitmişti bu karşılık. Öfkeyle karışık gülmeye başladı.
"Bulsam, anlatacağım, amma... Nerede bulayım ben onu şimdi!"

Hiç yorum yok: